“Müzik konusunda kendimi gerçekten yetersiz hissediyorum,” dedi bir arkadaşım. Sözünü ettiği yetersizlik “müzik bilgisi”ne dair yetersizlikti elbette. Ama tuhaf olan, bu yetersizlik hissinin, müzikle arasında bir mesafe koymasıydı. Sohbet derinleştikçe, arkadaşımın derdi netlik kazandı. “Okuduğum, izlediğim, dinlediğim eser hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum,” diyordu. “Okuduğun romanın yazarı, izlediğin tablonun ressamı ya da dinlediğin müziğin bestecisi hakkında bilgi edinmek mi?” dedim. “Bütün bunlardan fazlası gerekiyor o eserle ilişkimi belirlemem için,” dedi. “Tarihsel bağlama da oturtmalıyım. Entelektüel etkilerini araştırmalıyım. Öncüllerini bilmeliyim. Diğer…
Sanat
Kültür: Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topu. Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü. Google’a “Kültür nedir?” yazınca, sözlük karşılığı olarak bu iki madde düşüyor ekranınıza. İkinci madde, toplumbilim tanımı olarak belirtiliyor. İki tanımı da kelime kelime açmaya çalışınca bir takım belirsizlikler, tartışma doğuracak açılar, uzun lafın kısası sıkıntılı haller…
Sanatı doğru tanımlayabilmek için her şeyden önce onu bir haz aracı olarak görmekten vazgeçmek, onu insan hayatının koşullarından biri olarak görmek gerek. Sanatı böyle görmeye başlarsak, onun insanların birbirleriyle ilişki kurmalarının araçlarından biri olduğunu da görürüz. Lev Tolstoy Sanat Nedir? (çev: Mazlum Beyhan)